13 Şubat 2007

Çözüm:Sulak Alanlar

Hindistan'ın Kalhana Bölgesindeki 12nci yüzyıldan kalma Rajatarangini tapınağında çok ilginç bir söz var, devlet ve bürokrat ile ilgili: "Yengeç babasını öldürür ve beyaz karınca annesini ısırır ama yeteneksiz Kayastha (yönetici), güçlendiğinde, herşeyi mahveder."

Sağlıklı nehirler

Büyük Menderes Nehri hakkında çok yazdık, çizdik ama yazmaya da devam edeceğiz. Bugüne kadar sorunları anlatırken en büyük talihsizliğin yetki karmaşası olduğunu ve bugüne kadar yapılanların bilinçsizce yapıldığını izah etmeye çalıştık.

Çok eski bir çevre örgütü olan Izaak Walton League of America, bildirilerinden birisinde der ki: "Sağlıklı nehirlerin kenarlarında bitkiler olur, etrafında menderesler yaparak ilerler ve nehir içi derinlikler, havuzlar ve tepecikler ile kaplıdır. Kenarlar ve nehir içi düzeltilip duvar haline getirildikçe nehirin akış hızı artar, dibinde yavaşlatan ve tutan bir yüzey kalmadığı için felakete hazır hale gelir. Kenarları düzeltilmiş ve ağaçları sökülmüş nehirler erozyona ve sel felaketine yol açarlar."

Büyük Menderes Nehri sağlıklı bir nehirdi. Çevresinde ağaçları ile, nehir tabanının çeşitliliği, menderesler yaparak ilerlemesi, adaları, bırakarak ovamıza hediye ettiği küçük gölleri ile çok güzel bir nehirdi. Buna bir örneği nehrin Koçarlı Ovasındaki küçük bir kısmında hala görebiliyoruz. Ekteki uydu fotografı Büyük Menderes'in etrafında yeşerttiği alanı çok iyi gösteriyor.




Neydi ne oldu?


Şimdi kenarları mühendislik ile bozuldu. Ağaçlar söküldü ve yakıldı. Nehir dibi kazınarak yüzeyi bozuldu. Kenralarındaki gölcüklerin de ölüm fermanı kesildi. Gerek bağlantı sularının kesilmesiyle, gerekse belediyeler tarafından dökülen çöp ve molozlar ile.. Ekteki ikinci resim ise bu çalışmanın yapıldığı alandan bir kesiti gösteriyor. Çarpıcı olması için Akçay'ın, ağaçları sökülmüş, dibi kazınmış ve kenarları set haline getirilmiş nehre döküldüğü noktasını aldım. Akçay sanki asıl nehir de, Büyük Menderes bir kanalmış gibi...

Çözüm

Halbuki sel felaketinin önüne geçebilecek en büyük ve en masrafsız mekanizma doğal sulak alanlardır. Yarım hektarlık bir sulak alan, 4 milyon litre su tutma kabiliyetine sahiptir (Kaynak:EPA, Amerikan Çevre Koruma İdaresi).

Büyük Menderes Nehrinin geçtiği yerlerdeki sulak alanlar "bataklıkların kurutulması" kampanyasıyla Cumhuriyetin ilk yıllarında itibaren, en çok da 1950li yıllarda kurutularak bugünkü pamuk tarlaları oluşturulmuştur. Aynı zamanda nehrin kollarının üzerine barajlar da inşa edilmiştir. Tarım için alınan bu önlemler düzenlenirken, nehrin ne yapacağı hiç akla gelmemiştir. Bu doğaldır. O zamanlar bütün dünyanın yapmakta olduğu şey budur. Ancak zaman değişmiştir. Bilim ilerlemiş ve set inşa etme, kapak yapma, kenarına taş koyma gibi tedbirler geride kalmıştır.

Artık Büyük Menderes Nehrini eski haline getirmeye başlamanın zamanı gelmiştir.

Bu neye yarayacak?

Birincisi Aydın Ovasına yarayacak. Büyük Menderes taşkınları ile, sulak alanları ile iklimimizi ve toprak yapımızı tarım için desteklemeye devam edecek.

İkincisi insanımızın içme suyuna yarayacak. Global ısınmanın, yeraltı ve yerüstü sularının fevkalade önem kazandığı şu günlerde, içme ve kullanma suları atıklardan, tarımsal ilaç artıklarından sulak alanlarca temizlenecek ve salgın hastalıklar ve kanser vakaları azalacaktır.

Üçüncüsü ise yıkıcı sel felaketlerinin önüne geçilmesidir. Seller ve yıkıcı taşkınlar, sulak alanların emici özelliği ile durdurulacaktır. Halen uygulanan eski yöntemlerle Büyük Menderes daha da hızlandırılmakta ve yıkıcılığı artırılırken yararlanılamadan suları, tabir caizse "def edilmektedir".

Bir başka yarar da, doğal hayata habitat sağlanması olacaktır ki, kurulacak tesislerle, bu gençler için eğitim alanı, bilimadamları için hazır laboratuvar ve insanımız için gezi ve eğlence merkezleri demektir.

Az bir fedakarlıkla kurulacak olan sulak alanlar, bir çok zararın önüne geçecek ve beraberinde bir çok faydayı da sağlayacaktır. Bunu gerçekleştirecek bilgi birikimi üniversitelerimizde mevcuttur. Yeter ki bilinç ve irade olsun.

Mehmet Ekizoğlu

3 yorum:

Adsız dedi ki...

"Bunu gerçekleştirecek bilgi birikimi üniversitelerimizde mevcuttur"
Hem Avrupa Birligi hem de Tubitak her alandaki ciddi bilimsel arastirmalar icin fon sagliyorlar. Universitelerimizden (ozellikle bolge'de yer alanlardan) bu konuda bir arastirma onerisi ciksa bu fonlardan yararlanma sanslarinin olabilecegini dusunuyorum. Acaba simdiye kadar boyle bir tesebbus oldu mu (olmadiysa olabilir mi) diye merak ediyorum.

Adsız dedi ki...

"Bunu gerçekleştirecek bilgi birikimi üniversitelerimizde mevcuttur"
Hem Avrupa Birligi hem de Tubitak her alandaki ciddi bilimsel arastirmalar icin fon sagliyorlar. Universitelerimizden (ozellikle bolge'de yer alanlardan) bu konuda bir arastirma onerisi ciksa bu fonlardan yararlanma sanslarinin olabilecegini dusunuyorum. Acaba simdiye kadar boyle bir tesebbus oldu mu (olmadiysa olabilir mi) diye merak ediyorum.

Adsız dedi ki...

Merhaba Sayın Alper, Dediğiniz gibi daha önce Adnan Mend. Üni. Ziraat Fakültesinde bir araştırma yapılmış, bu kapsamda Hollanda yetkilileri ile işbirliğine gidilmiş. Buna karşın, çeşitli nedenlerden dolayı bu proje çok ileri gidememiş. Kişisel düşünceme göre nedenlerden birisi, yetkili devlet kurumunun Hollandalılarca getirilen önerilere soğuk bakmış olması. Bunun dışında Dokuz Eylül Üniversitesinde çok yetkin bir merkez var. SUMER kısa adlı bu kurumun adı Su Kaynakları Araştırma ve Uygulama Merkezi. Bu iş için biçilmiş kaftan. Yetkililerin düğmeye basıp bu kuruma görev vermeleri yeterli..

Selamlar Mehmet