30 Ekim 2008

Büyük Menderes Vadisi'ne Yeni Vizyon

Dünya Gazetesi - Mehmet Öğütçü
10.10.2008

Hani bazı nehirler vardır içinden geçtikleri toprakları, ülkeleri, kentleri, insanları zenginleştirirler, onlara can katarlar. Fırat gibi, Dicle gibi, Asi Nehri gibi, Kızılırmak gibi, Nil gibi, Amazon gibi... Klasik Latin adi Maeander olarak tarih kayıtlarına geçmiş olan Menderes nehri ve onun etrafında kurulmuş olan Menderes Vadisi de başlı başına iste böyle bir medeniyeti temsil ediyor.

Ancak son zamanlarda medeniyetin gelişimi ciddi kesilmeye uğramış. Zamanının önde gelen kültür, sanat, endüstri ve ticaret merkezlerinden birisi olan Menderes Vadisi ve onun başkenti sayılabilecek Aydın son 40 yıldır ciddi kan kaybı yaşıyor.

Başını Selim Soydemir'in çektiği bir grup Egeli, bu gidişatı geriye çevirmek için canla başla çalışıyor. Bürokrat, yazar, akademisyen, çevreci Soydemir, sohbetimizde, bakın neler anlattı, nasıl çözüm yolları önerdi Menderes Vadisi'ni eski haşmetine kavuşturmak için.

"Bu bölgenin dış ticaretinde pamuk, incir ve üzüm, eskiden olduğu kadar çok önemli yer tutmuyor. Ekonomik önemleri azalırken bunların yerini daha çok turizm alıyor. Aydın ilinin adam başı geliri son yıllarda Türkiye ortalamasının altında seyrediyor; önceleri ulusal ortalamanın hayli üzerindeymiş. 1990'ların sonuna doğru ortalamaya inmiş, 2001 yılında da Türkiye'de adam başına gelir 2146 dolar iken Aydın'da 2017 dolar ile ortalamanın altına inmiş.

"Sanayide üretilen katma değerin tarıma göre çok fazla olması, istihdam kapasitesinin yüksekliği nüfus artışıyla bir araya gelince sanayileşme ön plana çıkmış. Tarım alanlarının korunması neredeyse imkânsızlaşmış. Toprağın bu şekilde yok edilmesi ve yerine konulamaması geleceğin ciddi tehlikelerinin başında geliyor. Düz ovanın sağladığı ulaşım ve inşaat maliyetlerinin düşüklüğünün yarattığı rekabet avantajları tarımsal arazilerin daha çok tarım dışı kullanımına yol açıyor.

"Aydın'ın Büyük Menderes'in denize kavuşmasının son aşamasında yer alması ve havzadaki bütün sanayi tesisleri, jeotermal santrallar ile yerleşim yerlerinin atıkları için kanalizasyon olarak kullanılması onun ve bölge insanımızın geleceğini sıkıntıya sokuyor. Buharkent'te 1960'lardan beri atıklarını artık Menderes'e boşaltan Jeotermal santralın artık atıklarını Menderes'e değil, toprak altına pompalayacağı ileri sürülüyor. Umarız böyledir. Öte yandan kanalizasyonu olmayan ilçeler hâlâ atıklarını vidanjörlerle toplayıp Menderes'e boşaltıyorlar. Bölge halkı bu olumsuz gelişmelerin bilincine ancak yeni yeni veriyor. İmece usulü çözümler arayışı içinde.

"Küresel ısınma ve su kaynaklarının azalması bu sürece yönelik tartışmalara yeni boyutlar kazandırıyor. Su kapasitesi açısından dünya ortalaması altında yer alan ülkemizde sulak alanlarının ve su kaynaklarının korunması özel önem taşıyor. Barajlar bir yandan elektrik üretimi anlamında büyük yararlar sağlarken bir yandan da Menderes'in ve ovanın doğal dengesini bozmakta, yeraltı sularının daha da aşağılara çekilmesine neden olmaktadır. Sellerin engellenmesi ve suyun daha da aşağılara çekilmesi dünyada insanın yaşaması için en elverişli ovalar arasında sayılan Menderes Ovası'nın giderek önemini kaybetmesine, yok olup gitmesine yol açacaktır.

"Soruna standart bir sanayileşme, şehirleşme ve gelişme perspektifinden baktığımızda başka bir seçenek de görünmüyor. Sanayi tarıma göre daha fazla katma değer üretiyorsa tarıma ne gerek var sonucuna ulaşılmamalı. Bu nedenle konu hem çok ciddi hem de bir iki kurumun veya kişinin sorumluluğuna bırakılamayacak kadar da önemli.

"İşte bu nedenle mutlaka bölgeye yönelik yeni bir vizyon geliştirilmelidir. Başkalarını, başka şehirleri veya bölgeleri taklit ederek gidilecek mesafe bellidir. Geleneksel yapının ötesinde üniversite anlamında, turizm anlamında, tarım anlamında, tarımsal yapılanma anlamında, doğal hayatın korunması anlamında yeni açılımlar üretilmelidir. Bu açılımlar Aydın'a ve Büyük Menderes Ovası'na yepyeni bir ivme ve canlılık kazandıracaktır."

Soydemir, Menderes Vadisi'ni antik cağlardaki bereket ve dinamizme yeniden döndürmek için sadece Aydın'ın ve bölgenin yerel yöneticilerinin ve üniversitelerinin değil ülkenin kollektif aklının da harekete geçirilmesinde ısrarlı. Oluşturdukları "Aydın ve Büyük Menderes Platformu" işte tam da bu amaca hizmet ediyor.

Tekerleği yeniden icat etmeden uluslararası deneyim ve fonlardan da yararlanarak basarili bir bölgesel kalkınma modeli geliştirmeyi ve bunu etkin şekilde uygulamayı kafaya koymuşlar. Önümüzdeki yıl bunları tartışıp eylem ve uygulama planını belirlemek üzere platformun ilk zirve toplantısını gerçekleştirmeyi öngörüyorlar.

Ege'yi seven herkes bu girişimlere gönülden ve beyinden destek vermeye hazır olmalı.