14 Haziran 2011

Tarihi Alhan Hamamını kurtaralım


Ülkemiz toprakları çeşitli kültür ve medeniyetlere ev sahipliği yapmış olmasının yanı sıra, Türk kültür ve tarihsel birikiminin de en güzide örneklerini barındırmaktadır. Bu kapsamda değerlendirilebilecek ve Aydın İlimizin kültürel ve turistik değerini artırabilecek olan bir tarihi yapımız da halen ilgi beklemekte ve tarihi eser niteliğinin tanınmasına ihtiyaç duymaktadır.


Yenipazar İlçesi, Alhan Köyünün sınırlarında bulunan tarihi hamam yapısı yıkılmak üzere olup herhangi bir koruma statüsü de bulunmamaktadır. Halen Alhan Köyü içerisinde, bir zeytinlik arazisinde bulunan tarihi hamam yapısı özgün mimarisi ve iç süslemelerinin güzelliği ile Türk sivil mimarisinin güzel bir örneğini teşkil etmektedir.

Bu yapının öncelikle tarihi bina/yapı olarak tescil edilmesi, gerekiyorsa sit alanı ilan edilmesi,
daha sonra da aslına uygun olarak restore edilmesi ve vatandaşlarımızın ziyaretine ve turizmin
hizmetine açılması gerektiği düşünülmektedir. Valiliğimizin ve İl Müdürlüğümüzün bu konuya ivedilikle eğilerek gereken ilgiyi göstereceğine inanıyoruz.



Platformumuz üyelerinden Sayın Levent Ekizoğlu tarihi hamamı yerinde ziyaret ederek fotoğraflamış ve durumu hakkında Köy Muhtarı Muammer Candan ve köylülerimizden bilgi almıştır. Aşağıda Sayın Ekizoğlu tarafından hazırlanan bilgi notunu sunuyoruz.




Alhan Tarihi Hamamı İnceleme Notları

Tarihi Alhan Hamamı, Alhan Köyü üzerinde bir tepede zeytinlik bir alanda bulunmaktadır. Yapı iki parçalı olup daha önceleri bu iki parçanın şimdiki hamam olan kısmının diğer yapıyla birleşik, birleşik olmasa bile sadece ön duvarı görünen yapının bir eklentisi konumunda olduğu tahmin edilmektedir. Hamam binasının ön planda olmasının nedeni yapının müsatakil bir özelliğe sahip olan kubbeli görüntüsü ve muhtemelen arkada bulunan yapıya nazaran daha uzun süre kullanılmış olmasıdır. Bu düşünceye yörede yaşayan köylüden edindiğimiz yapının geçirdiği revizyon çalışmaları ve koruma gayretleri nedeniyle varıyoruz. Köylü ile yaptığımız görüşmelerde hamamın birçok kez yıkılmaktan ve tahripten korunmaya çalışıldığı, hatta vakıf eseri olduğu anlayışıyla zaman zaman amatör tamiratlar geçirdiğidir.


Hamamın halen ayakta kalan dört duvarı içerisinde güneye bakan duvarında muhtemelen içinden su geçen çömlekten yapılmış künkleri ortaya çıkarmak amacıyla delikler açılmıştır. Bu deliklerin yüzeysel kalması duvarın çökmesini engellemiştir. Büyük olasılıkla yapının sağlamlığı, insan eliyle verilen tahribatın derinliğini de kısmen engellemiştir. Binanın en çok tahrip olan tarafı pek tabi kubbeler ve fazlasıyla yıkılmış olan batı tarafıdır. Batı tarafındaki bölümde bulunan bir tesisin de bu yıkımdan dolayı tahrip olduğunu tahmin etmekteyiz. Fakat doğu kısımdaki su boruları ve kendine has mimarisi büyük oranda korunmuştur. Bu korunmanın bir miktar toprak altında kalma ve atmosfer koşullarına daha az maruz kalma sebebiyle sağlandığı anlaşılmaktadır. Fakat esasen de yapının en güçlü bölümü doğuda yer almaktadır. Doğu kısmının iç tarafı zemini yakın zamanda kazılmış ve deforme edilmiştir. Çöken kubbe nedeniyle bozulan duvarlardaki süslemeler ve kabartmalar, bu bölümün hamamın en önemli kısmı olduğunu ortaya koymaktadır. Duvarda bulunan su sarnıcı hamamın su kaynağının bu noktada kontrol altına alındığını göstermektedir. Duvarlarda bulunan ince işçilik ve onca tahribata rağmen bozulmayan sıva, hamam mimarisinin ve inşaat bilgisinin ne denli zengin olduğunu göstermektedir. Orta odada bulunan şu anki giriş kapısı muhtemelen o gün de bu amaçla kullanılmaktaydı. Yapının pencereleri ile giriş kapısının aynı tarzda inşa edilmiş olması bu bölümün avluya açılan bir giriş olduğu fikrini güçlendirmektedir.


Her ne kadar aynı avlu içinde bulunuyor olsalar da hamamın inşa tarzı ile arkasında bulunan yapının inşası birbirinden farklı niteliklere sahiptir. Özellikle hizmet amacı doğrultusunda inşa edilmiş hamamın zarif duvarları ve iç mimarisi, inşasının farklı bir tarzda, beklide farklı zamanlarda gerçekleştirildiğini düşündürmektedir.


Hamamı incelememiz sırasında konuştuğumuz köylüler hamamdan alınan bazı mermer eklentilerin köy içine taşındığını ve hayvanlara yönelik su içme yeri (yalak) olarak kullanıldığını belirtmişlerdir. Bunun gibi diğer birtakım eklentilerin nereye götürüldüğü bilinmemektedir. Ancak bilinen şey, hamamın su kaynağına giden künklerin tahrip edilmiş olmasına rağmen halen bazı kısımlarının bulunduğu, hatta ağaçlandırma çalışmalarından önce bu künklerin arasına tahrip edilen kısım için köylü tarafından boru döşendiği, söz konusu tesisatın da ağaçlandırma çalışmaları ile bu kez iş makineleri tarafından tahrip edildiğidir.


Alhan Köyünde bir de tarihi bir çeşme yer almaktadır. Zamanla suyunun akmaması ve yapı bitişiğinde kalması nedeniyle kullanılmaz hale gelen bu çeşmenin üzerinde yazan kitabeden Rumi 1177 yılına ait olduğunu anlamaktayız. Çeşmenin zaman içinde gördüğü tamirat ve bakım çalışmaları, mimarisine uygun yapılmadığı için yapının özelliğini büyük oranda yitirmesine neden olmuştur.


Alhan Köyü sınırları içinde dağlık alanda yapılan birtakım araştırmalarda, köyün tarihinin daha eskilere uzandığı anlaşılmıştır. Köyün güney tepelerinde yapılan kazılar ve yüzey araştırmalarında bulunan bir takım eserler, bu tepelerin birinde yer alan höyük diyebileceğimiz kalıntıların oldukça güçlü işaretlerini vermektedir. Daha önce yapılan çalışmaların yüzeysel olması yanında, alanda yapılan kaçak kazıların verdiği zarar bölgenin bu değerli tarihi mirasının yeterince ele alınıp hak ettiği ilgiyi görmesini engellemektedir. Oysa höyükte yapılacak bilinçli bir inceleme ve profesyonel bir araştırma pek çok tarihi mirası gün ışığına çıkarma şansını verecektir. Tanık olan yöre halkının verdiği bilgilere göre kaçak kazılarak açılan alanlarda eski dönemlere ait mozaikler ve bir takım çömleklere rastlanmıştır.


Saygılarımla


Levent EKİZOĞLU